23 Aralık 2012 Pazar

Sessiz Azınlık


eçen hafta İstanbul Barosu CMK Servisi tarafından işitme engelli bir çocuğun davasında sanık müdafii olarak görevlendirildim. Meslek yaşamımda ilk kez işitme engelli birinin avukatlığını yapmanın heyecanın yaşadım. Müvekkilimin mahkeme ve benimle iletişimini İstanbul Adliyeleri nezdinde resmi bilirkişi ve yeminli tercüman görevi ile birlikte Türkiye İşitme Engelliler Spor Federasyonu İstanbul İşitme Engelliler İl Temsilcisi görevini sürdüren Serpil SADAK hanımefendi sağladı. Kendisi ile duruşma sonrasında işitme engellilerin problemlerini konuştuğumuz kısa sohbetimiz sonrasında, işitme engelli birinin müdafiliğini yapmanın verdiği heyecan şaşkınlığa; hayal kırıklığına dönüştü.
9 milyonluk Engelli nüfus içerisinde ülkemizde sayıları 3 milyona yaklaşan işitme engelliler kaldırım çıkamamak, ulaşım vasıtalarına binememek gibi görünen hiçbir engelleri olmadığından en az dikkat çeken engelli grubunu oluşturuyor.
3 Aralık, 1992 yılından beri Dünya Engelliler günü olarak kutlanıyor. Birleşmiş Milletler öncülüğündeki kutlamalarda her sene farklı bir konu üzerine odaklanılıyor. 2011 yılının teması “Hep birlikte daha iyi bir dünya için: Engellilerin de dâhil olacağı bir gelişim”
Gerek Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konsey’i gerekse Avrupa Birliği Uyum sürecindeki yasal düzenlemeler ile engelle aşılmaya çalışılıyor ise de Türkiye engellilerine, özellikle görünür engeli bulunmadığından derdini ifade edemeyen işitme engellilerine sahip çıkamıyor.
İşitme engellilerin sorunları bebeklikte başlıyor. İşitemeyen engelli haliyle konuşmayı da öğrenemiyor. Duymayı kolaylaştıran cihazları sosyal güvenlik kurumu vasıtası ile alıyor. Tasarruf tedbirleri engelli devleti ve aileleri kalitesiz işitme cihazı kullanımına itiyor. Kullanılamayan verimsiz cihazlar hal böyle olunca çekmeceleri işgal etmekten başka işe yaramıyor.
Büyük şehirler dışında işitme engelli okulları bulunmuyor. 8 yıllık ilköğretimden sonra işitme engellilere yönelik liseler bulunmadığından dolayı meslek liseleri dışında eğitimden yararlanamıyorlar. Görme engellilere tanınan katsayı avantajından işitme engelliler faydalanamıyorlar. Engelliler Anayasa’nın 42. maddesi ile güvence altına eğitim hakkından faydalanamıyorlar.
İletişim sıkıntısı yaşadıklarından kendi dünyaları dışında yaşayamıyorlar, gelişimlerini tamamlayamıyorlar, toplumsal değerleri bizimkilerden tamamen farklı. Günlük ifadelerimizi algılayamıyorlar. Görünen engelleri olmadığı halde işsizlik ordusunda en büyük engelli grubunu oluşturuyorlar. Ekonomik güçleri olmayınca suça sürüklenme ihtimalleri yükseliyor. Hal böyle olunca toplumsal düzen bozuluyor. Bu dava vasıtası ile tanışmış olduğum başka bir işitme engelliden, özürlü çalışma zorunluluğundan dolayı iş bulduğunu, maaşının her ay bankaya yattığını ama patronun kendisinin işe gelmemesini tembih ettiğini öğrenince bakakaldım. İşyerinde kabullenilememenin işsizlikten daha büyük bir ceza olduğu kanaatindeyim.
Bir kişinin özürlü olduğu için ayrımcılığa maruz kalması her bireyin doğuştan sahip olduğu insanlık onuru ve haysiyetinin ihlal edilmesinden başka bir şey değildir. Sırf kanunlardan kaynaklı zorunluluklardan dolayı engellilerin çalıştırılmamalıdır. Engellilerin büyük çoğunluğunun yoksulluk koşullarında yaşadığının altı çizildiğinde kamusal düzenin devamı açısından devlet dışında biz bireylere de büyük görev düşüyor. Bu görev onların engellerinin aşılmasında ağızlarına bal çalmak değil bal kovanını ellerine vererek üretime katılmalarını sağlamaktır.
Düzeltme : Geçen haftaki yazımızda 6251 sayılı Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanundan bahsetmiştik. Yürürlük tarihi adı geçen sözleşmenin 75/3 maddesinde göre “Bu Sözleşme 2. fıkranın hükümleri uyarınca, Sözleşme tarafından bağlı kılınma rızalarını açıklayan en az sekizi Avrupa Konseyi üyesi olan on Devlet tarafından imzalanmasından sonraki üç aylık süre sonunu takiben ayın ilk günü yürürlüğe girer” denildiği halde sehven Resmi Gazete’de yayım tarihinde yürürlüğe girecektir şeklinde yazılmıştır. Hatamı düzelttiklerinden dolayı, Değerli Meslektaşım, Yorulmak Bilmeyen Kadın Hakları Savunucu Av. Nazan Moroğlu’na teşekkürlerimi iletmek istiyorum.aliemredesat@gmail.com