Çocuk suçluluğu 2000’li
yılların başından itibaren tavan yapmış durumda. Eskiden azmettirme sonucu
meydana gelen töre cinayetleri ile basit yaralama ve hırsızlık suçlarının faili
olan çocuklar sosyoloji ve psikolojik nedenlerle artık geniş bir yelpazede hem
suçun faili hem de mağduru olarak maalesef artarak karşımıza çıkıyorlar.
Çocuklar psikolojik ve
fizyolojik gelişimleri tamamlanmadığı için 18 yaşını tamamlamış büyüklerden farklı
muameleye tabi tutuluyorlar. Çocuklarla ilgili durumu irdelerken çocuğun mağdur
ve fail olma durumlarına göre ikili ayrıma tutulmaları söz konusu.
İl Emniyet Müdürlüğü
bünyesinden Çocuk Şube Müdürlükleri, İlçe Emniyet Müdürlükleri’nde Çocuk Büro
Amirlikleri’nin kurulmuş olmasının sebebi de fail ve mağdur olarak gözden uzak
olarak hukuki sürecin işlenmesini temin etmektir.
Mağdur çocuk maruz kalmış
olduğu eylemi ifade edemeyebilir, ailesinden ve çevresinde suçun ortaya çıkması
için çaba gösteren meslek mensuplarından çekinebilir. İşte bu yüzden Emniyet
Teşkilatı mağdur çocukların ifadelerinin alınmasında çocuğun psikolojik olarak
etkilenmesi ve kendisi aracı vasıtasıyla daha iyi ifade edebilmesi için gerek
CMK gerekse iç hizmete dair mesleki uygulamalar gereği kadro durumuna göre
psikolog, pedagog veya sosyal hizmet uzmanları yardımına başvuruyor.
Mağdurun ailesi tarafından
belirlenen avukat bulunması halinden öncelikle bu avukat; mağdurun ailesinin
avukatı yoksa veya ailenin avukat tutacak durumunun olmaması halinde Barolar,
CMK Servisleri tarafından atanan avukatlar vasıtasıyla mağdur çocuğun kanun
nezdinde temsilini sağlamaya çalışıyorlar. Başta avukat sayısının 5.000’in
üzerinde olduğu İstanbul, Ankara ve İzmir Baroları olmak üzere, avukat sayısının
daha az olduğu orta büyüklükteki barolarla ve komisyonların faal olduğu ancak
avukat sayısının sınırlı olduğu baroların Çocuk Hukuku Komisyonları; Emniyet ve
Adliye ile eşgüdüm içerisinde mağdur çocukların temsilinde görev alıyorlar.
Mağdur, her ne kadar korunan
konumunda ise de özellikle toplumsal yapımız gereği hassas olarak
nitelendirilecek suçlarda Emniyetin veya Cumhuriyet Savcısının gözünden
kaçabilecek hallerde olaya müdahale ederek mağdurun hakkının korunmasında aktif
rol oynuyorlar.
Olayın mağdur tarafından
bakıldığında suçun sonuçlarının kısmen de olsa telafisi açısından bu korunma
daha kolay iken sanık açısından sürdürülen ihmali uygulama geçmişte
sıkıntıların yaşanmasına sebebiyet vermişti.
Çocuk suçluluğunun psikolojik
sebepleri özellikle ergenlik dönemindeki deli-kanlılıktan kaynaklanmakla
beraber çocuğun zekası, kişiliği, ailesi, mahalle arkadaşları, okul arkadaşları
gibi birden fazla nedenlerden belki her biri ile de suça konu eylemin
gerçekleşmesine sebebiyet verebiliyor.
İşte bu noktada suça
sürüklenen çocuk kavramı ortaya çıkıyor. Çocuk, eylemlerinin sonuçlarını kısmen
dahi algılayabilmiş olsa da çevresel faktörlerin yoğun etkisi altında
olduğundan suçun tek sebebi kendisi değil ama “suça sürüklenen” kişi konumunda
değerlendiriliyor ve ayrı muameleye tabi tutuluyor.
Yasal zorunluluklar veya yasal
sorunlarının dayanalı olan uluslararası sözleşmeleri bir kenara koyarsak suça
konu eylemin nitelendirilmesi ve analizin etkili olabilmesi açısından kısaca
SSÇ olarak adlandırılan suça sürüklenen çocukların emniyette avukat huzurunda
olmuş olsa bile ifadeleri alınamıyor. Eylemin faili çocuk hakkında kimlik
tespiti işlemleri dışında işlem yapılamayıp evrak mevcutlu olarak adliyeye sevk
ediliyor veya çocuk gerekli ihtarat yapıldıktan sonra daha sonra yine kolluk
vasıtasıyla ifade vermek için adliyeye çıkarılmak üzere ailesine teslim
ediliyor.
SSÇ yaptığı eylemin sonuçlarının
farkında olmayabilecek durumda kabul edildiğinden diğer şüphelilerden veya
mahkeme aşamasında sanıklardan ayrı statüye tabi tutulmaları ilk aşamada Çocuk
Koruma Kanunu’ndan kaynaklanıyor. Çocuklar yaşları gereği 0-12 , 12-15, 15-18
yaş gruplarına ayrılıyorlar .
12 yaşından küçükler hakkında
herhangi bir işlem yapılamıyor. Ceza ehliyetinin yok olduğu kabul edilen bu gruptaki
çocuklar hiç şekilde yasal takibe uğramayıp denetime tabi tutuluyor ve aileye
teslim ediliyor. Ailenin suça konu eylemin varlığında kusuru varsa aile devre
dışı bırakılarak çocuk sosyal hizmetlere teslim ediliyor. Babası tarafından
basit cinsel istismara uğrayan bir mağdur çocuk ile yine ailesi ile birlikte
suç işleyen SSÇ devlet himayesine alınmıştı.
12 - 18 yaş grubu olan
çocuklarda ise durum farklı. Hazırlık soruşturması Çocuk Bürosu’nda görevli
Cumhuriyet Savcıları tarafından bizzat idare ediliyor. Çocuklar gözaltında
büyüklerden ayrı, çocuk suçluların biriminde tutulabiliyor. Büyüklerle bir
arada suç işlendiğinde yine çocukların dosyaları ayrılıyor ve soruşturma ayrı
yürütülüyor. Çocuklara zincir ve kelepçe takılamıyor. Kamu davasının açılması 3
seneye kadar ertelenebilir. Bir veya birden fazla adli kontrol tedbiri
uygulanabiliyor. Sosyal Hizmetlerin ve Emniyetin korucuyu ve destekleyici
tedbirler alma yükümlülüğü de var. Çocuklar 3 senelik denetimli serbestlik
süresi ile sınırlı olmakla beraber haklarındaki hükmün açıklanması geriye
bırakılabilir. 15 yaşını doldurmamış çocuklar üst sınırı 5 yılı aşmayan hapis
cezasını gerektiren fiillerden dolayı tutuklanamıyorlar. Çocuklar, Çocuk Mahkemelerinde
büyüklerden ayrı olarak yargılanıyorlar. Çocuklar sosyal çalışma görevleri
tarafından inceleme alınarak haklarında Sosyal İnceleme Raporu (SİR)
düzenleniyor.
SSÇ’nin ifadesi avukat ve
sosyal hizmet uzmanı ile birlikte alınmasına müteakip diğer soruşturmalar gibi
ama görece ayrıcalıklı oluyor. Dava dosyasında SSÇ’nin cezalandırılmasını
gerektirecek eylemi işlemiş olması ispatlanmış olsa bile SSÇ benzer suçu hatta
aynı olayda bulunan büyüklerden farklı cezaya yaptırımına maruz kalıyor. Çocuk
Ağır Ceza Mahkemesi’nde avukatlığını üstlenmiş olduğum bir dosyada nitelikli
yağma (gasp) suçunu işleyen bir sağır dilsiz SSÇ iki kişiye ayrı iki eylemde
bulunmuş olduğu halde neticeten verilen ceza 2+2 yıl hapis cezası olmuş ve
hakkındaki hükmün açılmasının geriye bırakılmasına karar verilerek SSÇ
özgürlüğüne kavuşmuştu.
SSÇ ceza yargılamasında
indirimlerden faydalandı ancak hürriyeti bağlayıcı hapis cezası aldı ve
hakkındaki hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar verilmedi. Peki ne
olacak? Tabi ki cezasını çekecek peki nasıl? Çocuk Cezasını gerek disiplin
hükümleri gerekse infazın sisteminin daha esnek olduğu Çocuk Eğitim Evlerinde
tamamlayacak. Burada meslek edindirme kurslarına iştirak edip özgürlüğüne
kavuştuğu aşamada yeniden suça sürüklenmemesi için farklı muameleye tabi
tutulacak.
Neden bu kadar ayrıcalık var?
Çocuk yine suç işliyor yine önümüze geliyor diyen polis arkadaşlarda olabilir.
Eğer çocuk illa ki suç işleyecek ise hangi tedbir alınırsa alınsın mayası ve
çevresi kötü olan çocuk yine suç işler ve yine ceza alır ama geçmişi kötü olan
çocuğa artık savcı da hakim de ayrıcalık göstermez. Verilen cezanın ağırlığı
suça engel olamayabilir. Bu ayrıcalıklar hayatında ilk kez suç işleyip düzelme
imkanı olanlara tanınmış yoksa hepimizin çevresinde sık sık gördüğü potansiyel
suç makineleri “su testisi su yolunda kırılır” sözünden hareketle başlarını
beladan kurtarmaz ömürlerini 18 yaşını doldurduktan sonra cezaevlerinde
geçirirler.
Çocukların suçun faile veya
mağduru olmamaları için en önemli görev aileleri düşüyor. Aile bireylerinin
yetişemediği durumlarda komşuların onların da yetişemediği durumlarda devletten
yardım istemekten çekinmemekte fayda var.
Devlet büyüktür, devlette
devamlılık esastır, iktidarlar değişse bile devlet devlet olmanın gereklerine
yerine getirir ve vatanlarının huzur ve sükununu sağlar. Vatandaş olarak
bizlere düşen görev devlete yardımcı olmak gerek polis ve avukat olarak.
Saygılarımla.