25 Aralık 2012 Salı

Çocuk Yargılaması


Çocuk suçluluğu 2000’li yılların başından itibaren tavan yapmış durumda. Eskiden azmettirme sonucu meydana gelen töre cinayetleri ile basit yaralama ve hırsızlık suçlarının faili olan çocuklar sosyoloji ve psikolojik nedenlerle artık geniş bir yelpazede hem suçun faili hem de mağduru olarak maalesef artarak karşımıza çıkıyorlar.

Çocuklar psikolojik ve fizyolojik gelişimleri tamamlanmadığı için 18 yaşını tamamlamış büyüklerden farklı muameleye tabi tutuluyorlar. Çocuklarla ilgili durumu irdelerken çocuğun mağdur ve fail olma durumlarına göre ikili ayrıma tutulmaları söz konusu.

İl Emniyet Müdürlüğü bünyesinden Çocuk Şube Müdürlükleri, İlçe Emniyet Müdürlükleri’nde Çocuk Büro Amirlikleri’nin kurulmuş olmasının sebebi de fail ve mağdur olarak gözden uzak olarak hukuki sürecin işlenmesini temin etmektir.

Mağdur çocuk maruz kalmış olduğu eylemi ifade edemeyebilir, ailesinden ve çevresinde suçun ortaya çıkması için çaba gösteren meslek mensuplarından çekinebilir. İşte bu yüzden Emniyet Teşkilatı mağdur çocukların ifadelerinin alınmasında çocuğun psikolojik olarak etkilenmesi ve kendisi aracı vasıtasıyla daha iyi ifade edebilmesi için gerek CMK gerekse iç hizmete dair mesleki uygulamalar gereği kadro durumuna göre psikolog, pedagog veya sosyal hizmet uzmanları yardımına başvuruyor.

Mağdurun ailesi tarafından belirlenen avukat bulunması halinden öncelikle bu avukat; mağdurun ailesinin avukatı yoksa veya ailenin avukat tutacak durumunun olmaması halinde Barolar, CMK Servisleri tarafından atanan avukatlar vasıtasıyla mağdur çocuğun kanun nezdinde temsilini sağlamaya çalışıyorlar. Başta avukat sayısının 5.000’in üzerinde olduğu İstanbul, Ankara ve İzmir Baroları olmak üzere, avukat sayısının daha az olduğu orta büyüklükteki barolarla ve komisyonların faal olduğu ancak avukat sayısının sınırlı olduğu baroların Çocuk Hukuku Komisyonları; Emniyet ve Adliye ile eşgüdüm içerisinde mağdur çocukların temsilinde görev alıyorlar.

Mağdur, her ne kadar korunan konumunda ise de özellikle toplumsal yapımız gereği hassas olarak nitelendirilecek suçlarda Emniyetin veya Cumhuriyet Savcısının gözünden kaçabilecek hallerde olaya müdahale ederek mağdurun hakkının korunmasında aktif rol oynuyorlar.

Olayın mağdur tarafından bakıldığında suçun sonuçlarının kısmen de olsa telafisi açısından bu korunma daha kolay iken sanık açısından sürdürülen ihmali uygulama geçmişte sıkıntıların yaşanmasına sebebiyet vermişti.

Çocuk suçluluğunun psikolojik sebepleri özellikle ergenlik dönemindeki deli-kanlılıktan kaynaklanmakla beraber çocuğun zekası, kişiliği, ailesi, mahalle arkadaşları, okul arkadaşları gibi birden fazla nedenlerden belki her biri ile de suça konu eylemin gerçekleşmesine sebebiyet verebiliyor.

İşte bu noktada suça sürüklenen çocuk kavramı ortaya çıkıyor. Çocuk, eylemlerinin sonuçlarını kısmen dahi algılayabilmiş olsa da çevresel faktörlerin yoğun etkisi altında olduğundan suçun tek sebebi kendisi değil ama “suça sürüklenen” kişi konumunda değerlendiriliyor ve ayrı muameleye tabi tutuluyor.

Yasal zorunluluklar veya yasal sorunlarının dayanalı olan uluslararası sözleşmeleri bir kenara koyarsak suça konu eylemin nitelendirilmesi ve analizin etkili olabilmesi açısından kısaca SSÇ olarak adlandırılan suça sürüklenen çocukların emniyette avukat huzurunda olmuş olsa bile ifadeleri alınamıyor. Eylemin faili çocuk hakkında kimlik tespiti işlemleri dışında işlem yapılamayıp evrak mevcutlu olarak adliyeye sevk ediliyor veya çocuk gerekli ihtarat yapıldıktan sonra daha sonra yine kolluk vasıtasıyla ifade vermek için adliyeye çıkarılmak üzere ailesine teslim ediliyor.

SSÇ yaptığı eylemin sonuçlarının farkında olmayabilecek durumda kabul edildiğinden diğer şüphelilerden veya mahkeme aşamasında sanıklardan ayrı statüye tabi tutulmaları ilk aşamada Çocuk Koruma Kanunu’ndan kaynaklanıyor. Çocuklar yaşları gereği 0-12 , 12-15, 15-18 yaş gruplarına ayrılıyorlar .

12 yaşından küçükler hakkında herhangi bir işlem yapılamıyor. Ceza ehliyetinin yok olduğu kabul edilen bu gruptaki çocuklar hiç şekilde yasal takibe uğramayıp denetime tabi tutuluyor ve aileye teslim ediliyor. Ailenin suça konu eylemin varlığında kusuru varsa aile devre dışı bırakılarak çocuk sosyal hizmetlere teslim ediliyor. Babası tarafından basit cinsel istismara uğrayan bir mağdur çocuk ile yine ailesi ile birlikte suç işleyen SSÇ devlet himayesine alınmıştı.

12 - 18 yaş grubu olan çocuklarda ise durum farklı. Hazırlık soruşturması Çocuk Bürosu’nda görevli Cumhuriyet Savcıları tarafından bizzat idare ediliyor. Çocuklar gözaltında büyüklerden ayrı, çocuk suçluların biriminde tutulabiliyor. Büyüklerle bir arada suç işlendiğinde yine çocukların dosyaları ayrılıyor ve soruşturma ayrı yürütülüyor. Çocuklara zincir ve kelepçe takılamıyor. Kamu davasının açılması 3 seneye kadar ertelenebilir. Bir veya birden fazla adli kontrol tedbiri uygulanabiliyor. Sosyal Hizmetlerin ve Emniyetin korucuyu ve destekleyici tedbirler alma yükümlülüğü de var. Çocuklar 3 senelik denetimli serbestlik süresi ile sınırlı olmakla beraber haklarındaki hükmün açıklanması geriye bırakılabilir. 15 yaşını doldurmamış çocuklar üst sınırı 5 yılı aşmayan hapis cezasını gerektiren fiillerden dolayı tutuklanamıyorlar. Çocuklar, Çocuk Mahkemelerinde büyüklerden ayrı olarak yargılanıyorlar. Çocuklar sosyal çalışma görevleri tarafından inceleme alınarak haklarında Sosyal İnceleme Raporu (SİR) düzenleniyor.

SSÇ’nin ifadesi avukat ve sosyal hizmet uzmanı ile birlikte alınmasına müteakip diğer soruşturmalar gibi ama görece ayrıcalıklı oluyor. Dava dosyasında SSÇ’nin cezalandırılmasını gerektirecek eylemi işlemiş olması ispatlanmış olsa bile SSÇ benzer suçu hatta aynı olayda bulunan büyüklerden farklı cezaya yaptırımına maruz kalıyor. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde avukatlığını üstlenmiş olduğum bir dosyada nitelikli yağma (gasp) suçunu işleyen bir sağır dilsiz SSÇ iki kişiye ayrı iki eylemde bulunmuş olduğu halde neticeten verilen ceza 2+2 yıl hapis cezası olmuş ve hakkındaki hükmün açılmasının geriye bırakılmasına karar verilerek SSÇ özgürlüğüne kavuşmuştu.

SSÇ ceza yargılamasında indirimlerden faydalandı ancak hürriyeti bağlayıcı hapis cezası aldı ve hakkındaki hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar verilmedi. Peki ne olacak? Tabi ki cezasını çekecek peki nasıl? Çocuk Cezasını gerek disiplin hükümleri gerekse infazın sisteminin daha esnek olduğu Çocuk Eğitim Evlerinde tamamlayacak. Burada meslek edindirme kurslarına iştirak edip özgürlüğüne kavuştuğu aşamada yeniden suça sürüklenmemesi için farklı muameleye tabi tutulacak.

Neden bu kadar ayrıcalık var? Çocuk yine suç işliyor yine önümüze geliyor diyen polis arkadaşlarda olabilir. Eğer çocuk illa ki suç işleyecek ise hangi tedbir alınırsa alınsın mayası ve çevresi kötü olan çocuk yine suç işler ve yine ceza alır ama geçmişi kötü olan çocuğa artık savcı da hakim de ayrıcalık göstermez. Verilen cezanın ağırlığı suça engel olamayabilir. Bu ayrıcalıklar hayatında ilk kez suç işleyip düzelme imkanı olanlara tanınmış yoksa hepimizin çevresinde sık sık gördüğü potansiyel suç makineleri “su testisi su yolunda kırılır” sözünden hareketle başlarını beladan kurtarmaz ömürlerini 18 yaşını doldurduktan sonra cezaevlerinde geçirirler.

Çocukların suçun faile veya mağduru olmamaları için en önemli görev aileleri düşüyor. Aile bireylerinin yetişemediği durumlarda komşuların onların da yetişemediği durumlarda devletten yardım istemekten çekinmemekte fayda var.

Devlet büyüktür, devlette devamlılık esastır, iktidarlar değişse bile devlet devlet olmanın gereklerine yerine getirir ve vatanlarının huzur ve sükununu sağlar. Vatandaş olarak bizlere düşen görev devlete yardımcı olmak gerek polis ve avukat olarak.

Saygılarımla.

Soru, görüş ve önerileriniz için aliemredesat@gmail.com