19 Şubat 2015 Perşembe

Toplumsal Cinnet

Özgecan Cinayetinin travmasını atlatamadan gazeteci Nuh Köklü bıçak yaralanarak sonucu hayatını kaybetmesi ile yeni bir travma yaşamaya başladık. 

Biz çocukken devlet televizyonu dışında olaylardan görerek haberdar olamıyorduk. Gazetelerde ulaşabildikleri okuyucular kadar toplumu aydınlatabiliyordu. Özel televizyonlarla birlikte sistemin aksayan yönlerini görsel olarak görmeye alıştık. 

İnternet ile birlikte habere ulaşma saniyelere indi. İnternet ile birlikte teknoloji hayatımızda öyle önemli rol almaya başladı ki televizyon kanalları reyting kaybetmeye başladı. Gerek Dünyada gerekse Türkiye'de pek çok gazete tiraj kaybına bağlı olarak ya basın hayatından tamamından çekildi ya da Radikal gibi sadece İnternet üzerinden yayın hayatına devam etme kararı aldı. 

İnternet, 2. versiyonu ile birlikte artık kişiselleşmeye başladı. Abonesi olduğum sitelerin haber akışı veya ağ üzerinde arkadaş olduğum kişilerin haber kaynaklarından haber elde etmeye başladım. Doğrudan haber kaynağının sitesine bakmadan kendi özelimde seçtiğim haberler önüme geliyor ya da getiriliyor.

Sanayi toplumu ile birlikte şehre göç eden kitleler teknoloji toplumuna geçişle birlikte artık birey olarak hareket edip sosyal hayattan uzaklaşmaya başladılar. İnternet ortamında yüzlerce arkadaşı olan birine en son ne zaman bir arkadaşın ile kahve içtin diye sorulduğunda o zamanı hatırlayamadığı gibi neden bu soruyorsun diye terslenme durumu da söz konusu olabiliyor.

Mutsuz insan önce kendisine sonra başkasına zarar verir. Peki mutsuz insanlar topluluğu ne olacak? Özgecan olayı bir önceki güne göre daha az haber oldu bugün. Yarın belki bu konudaki bir haberi ya okuyacağız ya da dikkatimize çarpmayacak. 

Günün stresinden kaçıp kendini bir an olsun çocukluk günlerindeki gibi mutlu hissetmek isteyen bir gazeteci atmış olduğu kar topunun bir esnafın penceresine isabet etmesi neticesi bıçaklanarak hayatını kaybetti. Nuh Köklü ismini pek çoğunuz gibi ben de ilk kez duydum. 

Bir anlık bir öfke ile cinayet işlendiği olağan bir olaydır. Ama işin ilginç yanı suça konu eylemi ifa eden kişinin daha yakalanmadan benim raporum var diyerek emin adımlarla olay yerinden ayrılmasıdır. 

TBMM güvenlik yasası olarak tabir edilen yasa görüşmeleri esnasında milletvekilleri birbirine girdi. Eskiden Meclis TV vardı. Meclis görüşmelerini canlı izleyebiliyorduk. Şimdi o da kaldırıldı. Peki niye bir grup milletvekili diğerine saldırıyor. 

İnsan canı kutsaldır, adam öldürmek büyük günah demiştik Özgecan konulu yazımızda. Peki Nuh Köklü'nün ne günahı vardı. Hadi ona zarar veren kişi anlık haya yaptık diyelim TBMM'nin kutsal çatısı altında görev yapan vekillerimiz neden birbirine saldırıyorlar. 

Bu millete ne oluyor böyle? Bu olaylar silsilesi toplumsal cinnet değilde nedir? Daha önce yaptığım bir araştırmada her dört kişiden birinin ruhsal bir travma en basit haliyle depresyon geçirdiğinden bahsetmiştim. Bu olaylar silsilesi toplum ruh sağlığımızda ki bozukluğun depresyondan psikoz başlangıcına doğru hızla ilerlediğinin göstergesidir.

Yetkililerin bir an önce harekete geçmesi gerekmektedir. Aksi halde bu olayın doğrudan tarafı olmayan bireyler bile sosyal medya ortamında olayların sürekli güncellenmesi nedeniyle ağır rahatsızlıklar geçireceklerdir.